13 Ekim 2013 Pazar

Y

Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdır..Ve sınıflarında 'Muazzez Akkaya' isminde bir de kız varmış..İkisi de bu kızı gizliden gizliye severlermiş..Sınıfta gün boyu aynı kıza duydukları ilgiyi birbirlerine anlatırlarmış..Hatta Muazzez'e yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlarmış..Sonra bu aşk, zamanla kızışmış ve birbirlerine 'ben elde ederim, sen edersin' derken 'kim elde edecek?' diye iddiaya tutuşmuşlar..Kaybeden büyük bir bedel ödeyecek demişler..Ve bu bedel ömrü boyunca üzerinde kalacak..Bedene fiziksel bir zarar olmayacak diye de karar kılmışlar..Ve sonunda adını değiştirmeye gelmiş olay..

Cemal Sürey(y)a kazanırsa ;Sezai Karakoç'un soyadı 'Karkoç'  olacak..


Sezai Karakoç Kazanırsa ; CemaL Süreyya'nın soyadı 'Süreya' olacak.


ve tabi tahmin ettiğiniz gibi kızı Sezai Karakoç elde eder ve onunla çıkmaya başlar..Cemal Süreya da gidip tek 'Y' harfini attırır soyadından..


İşte Süreyya'dan Süreya'ya geçiş dönemi böyle olmuştur..


Peki sonrasında ne oldu diye merak ediyor musunuz?


Muazzez Akkaya bir iddia sonucu Sezai Karakoç'un kendisi ile çıktığını öğrenir..Biraz da sorunları olan Muazzez bunu kaldıramamış, okulu bıramış ve memleketi oLan Geyve'ye gitmiştir..


Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve Muazzez Akkaya'ya ithafen Mona Rosa'yı yazar.. Şair Karakoç,1950 yılında Mülkiye'de öğrenci iken yazmıştır bu şiiri..Ancak 2002 yılına kadar yayımlanmamıştır... 


"Mona Roza" Türk edebiyatının en mahrem akrostiş şiiridir..Şiirin her kıtasının baş harfine bakar mısınız...


 Larkason hocamın dediği gibi şehir efanesi olabilir ama Mona Rosa'daki akrostiş bunu ispatlar nitelikte.